İstanbul'da fakir bir müezzinin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. İyi bir medrese eğitimi almış ve çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır. Kadılık ve kazaskerlik görevlerinde bulunmuştur. Hayatı boyunca şeyhülislam olmak istemiş ancak bu isteğinin yerine getiremeden vefat etmiştir. Şiir yazmaya genç yaşta başlar. Beyazıt Câmii avlusundaki dükkâna giderek Zâtî'ye gösterir. Duyduğu şiirlerin, karşısındaki gence ait olamayacak kadar güçlü olmasından dolayı Zâtî, Bakî'ye tazmin yapmaması için uyarıda bulunur. Daha sonra şiirlerin Bakî'ye ait olduğundan emin olunca ona takdirlerini sunar. 19 yaşında İstanbul'un tanınan şairlerinden biri olur. Eserleri ve ünü tüm Osmanlı topraklarında yayılan şair 'sultân'üş-ş'uara' olarak alınır. Eserlerinde İstanbul Türkçesi hakimdir. Şiirlerinde tasavvufa yer vermemiştir. Aşk, tabiat, devrinin ihtişamı gibi konuları işlemiştir. Tüm şiirlerinde dünyanın geçiciliğini ve bu hayatın iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgular. Gazel ustasıdır. İlmiye sınıfındandır. Aruzu ve söz sanatlarını çok iyi kullanır. Eserlerinde, anlam ve aruz uyumu en üst seviyededir.